Pazar, 13 Rebiülahir 1447

Cihad Sonrası Hastalık ve Belalar Üzerine İlmi Bir İnceleme

Soru:

Cihad ettikten sonra bir kardeşimiz hastalandı ve nedenini sordu: “Acaba Allah’ı kızdıracak bir adımda mı bulundum?”

Cevap

Bir mümin cihad gibi yüce bir ameli işledikten sonra bazen hastalık, yorgunluk veya musibetlerle karşılaşabilir. Bu durum, Allah Teâlâ’nın kulunu terk etmesi değil; bilakis onun sevabını kemale erdirmesidir. Kul bu hâlde şüpheye düşmemeli, bilakis Allah’ın rahmetini hatırlamalıdır.

Kişinin sevap işledikten sonra hastalık ve küçük belalara düçar olması, o sevabı işlerken yaptığı eksiklere kefarettir. Böylece yüce Allah ona tam bir sevap yazar. Bu, ilahî rahmetin bir tecellisidir.


I. Salih Ameller Sonrası Gelen Belaların Hikmeti

Allah yolunda yapılan ameller, özellikle cihad, müminin hem dünyada hem ahirette en yüce ibadetlerinden sayılmıştır. Ancak bazen mücahitler, cihad dönüşünde hastalık veya musibet gibi imtihanlarla karşılaşabilir. Bu, Allah’ın kulunu terk etmesi değil; bilakis kulun ecrini kemale erdirmesi için bir kefaret ve arınma vesilesidir.

Hadis-i Şeriflerden Deliller

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ وَأَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ ﷺ قَالَ: مَا يُصِيبُ الْمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَلَا وَصَبٍ وَلَا هَمٍّ وَلَا حُزْنٍ وَلَا أَذًى وَلَا غَمٍّ، حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا، إِلَّا كَفَّرَ اللَّهُ بِهَا مِنْ خَطَايَاهُ

Rasulullah ﷺ buyurdu ki: “Bir Müslüman’a yorgunluk, hastalık, kaygı, hüzün, eziyet veya gam isabet etmez; hatta ayağına batan bir diken bile olsa, Allah onunla günahlarını döker.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Merdâ 1; Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Birr 49


مَا يُصِيبُ الْمُؤْمِنَ مِنْ شَوْكَةٍ فَمَا فَوْقَهَا إِلَّا رَفَعَهُ اللَّهُ بِهَا دَرَجَةً أَوْ حَطَّ عَنْهُ بِهَا خَطِيئَةً

Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor ki Rasulullah ﷺ buyurdu: “Mü’mine bir diken batmasından başlayarak daha büyük her musibet, Allah’ın onunla bir derece yükseltmesi veya bir hatayı silmesi içindir.”

Kaynak: Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Birr ve’s-Sıla, Hadis No: 2572

Selef-i Salihin’den Açıklamalar

Şeyhul İslam İbn Teymiyye (r.h.) (ö. 728 h.) şöyle buyurur: “Allah Teâlâ kullarını bazen zaferle, bazen de belalarla imtihan eder. Belalar, kulun günahlarına kefaret olur ve ecirlerini artırır.”

Kaynak: Mecmû’u’l-Fetâvâ, 28/109


İbn Kayyim el-Cevziyye (r.h.) (ö. 751 h.) şöyle demiştir: “Musibetler, Allah dostlarının temizlenmesi ve derecelerinin yükselmesi için bir rahmettir. Allah yolunda çekilen her yorgunluk, onun derecesine eklenir.”

Kaynak: Zâdü’l-Meâd, 3/195

İbn Kayyim el-Cevziyye (r.h.) şöyle der: “Kulun amelinde riya, ucub ve diğer kalp hastalıklarından bir şey varsa, Allah onu bir musibete düçar ederek o amelini temizler ve halis kılar.”

Kaynak: el-Fevâid, s. 156

Benzer bir mana, İslam âlimlerinin açıklamalarında sıkça vurgulanır:
“Allah’ın rızası için yapılan her harekette mutlaka bir küçük eksiklik veya nefsin karışması olabilir. Allah, kulunu sevdiğinde onu dünyada bir sıkıntıya düçar ederek o ameli saf ve halis kılar.”

Bu anlayış, Ahmed bin Hanbel (r.h.) ve diğer selef âlimlerinin belâların hikmetine dair görüşlerini yansıtmaktadır.


II. Cihad ile Şahsi İntikam Arasındaki Fark

Cihad ile şahsi kin ya da intikam birbirinden tamamen farklıdır.

Cihadda gerçekten bir şey duyamazsın. Çünkü seni ona talip kılan, kalplerle oynayan Allah’ın ta kendisidir.

Kalpleri elinde tutan Allah, kulların birbirine karşı hınçlarını gidermelerinde yüreklere bir şey bırakır. Bıraktığı şey Kabil’in kalbine bıraktığı ile aynıdır: Pişmanlık ve vicdan azabı… Kul bunu yalanlarla bastırır ki vicdanı sussun…

Ancak cihadda öyle değildir.

Cihad, kalpleri elinde tutanın verdiği, yol açtığı huzur ve sürur kapısıdır. Tıpkı nikahla bir kadınla yatağa girenle zina ilişkisi ile yatağa giren arasındaki fark gibi büyük bir fark oluşturur.

Zina edenin nasıl içinde teskine muhtaç bir huzursuzluk ve pişmanlık yerleşmiş; ancak nikahıyla girenin kalbinde lezzet ve ferahlıktan başka bir şey bulunmuyorsa, bu da böyledir.

İkisinin arasındaki büyük fark budur. Rabbini arkasına alan ile karşısına alan bir değildir.

Kur’an’dan Delil

Cihad, Allah’ın izni ve emriyle yapılan bir ibadettir. Kalbi huzur ve sekine ile doldurur. Şahsi intikam ise nefsin hevalarından kaynaklanan bir fiildir ve kalbe huzursuzluk, vicdan azabı bırakır.

وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ رَمَىٰ

“(Ey Muhammed!) Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı.”

Kaynak: Enfal Suresi, 17. ayet

Bu ayet, mücahidin fiillerinin aslında Allah’ın takdiriyle gerçekleştiğini gösterir. Dolayısıyla kalp, bu ilahi emirde huzur bulur.


III. Allah’ın Düşmanlara Mühlet Vermesinin Hikmeti

Eğer kendisiyle dinimiz ve davamız için mücadele ettiğimiz bu kimselerin necis kanları helal olmasaydı, bu meseleyi konuşuyor ve kerametine tutunuyor olmazdık.

Yüce Allah, onlardan intikamını bizim elimizle almayı diledi. Bizi bundan seçti; bizdeki samimiyeti görmek istedi. Ancak bildiği bir sebepten onlara mühlet verdi. Bu mühlet, Allah’ın rahmetinin veya intikamının bir parçası olabilir.

Eğer Allah onlara tekrar hidayet vermeyi dilemiş ise bu ayrıdır. Çünkü işlerin kontrolü tamamen Allah’tadır. Diğer yandan eğer intikamı için geciktirmişse, bil ki onları daha fazla rezil edecek, günah defterlerini kabartacak, onları azaptan azaba sokacak sebepler yaratacaktır. Allah intikamını bizim elimizle onlardan almasını ve ellerimizle onlara azap etmesini dileriz.

Rahman olan Allah, kullarını kötülerle imtihan eder. Önemli olan bizim doğru şeyi yapıyor olmamızdır. Ecrimizi de buna göre alırız.

Allah, başta dediğim gibi ecrimizi tam almamızı istemiş ise, sevaptan sonra küçük belalara düçar ederek ecrimizi tamamlar, bizi temizler, tam bir sevap yazmak ister.


IV. Cihadın Eşsiz Fazileti ve Mücahidin Durumu

Allah Yolunda Çıkanın Sevabı Kesintisiz Devam Eder

Allah yolunda çıkanın, evine dönene kadar günahları silinmeye devam eder. Her adımına sevap yazılır. Günahlarından da silinir. Oruçluymuş, namaz kılıyormuş gibi her saniyesi -uyusa da otursa da- sevap yazılır. Cihad için evinden çıkanın durumu böyledir; ta evine varana kadar böyle sevap alır, böyle günahları silinir.

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: قِيلَ لِرَسُولِ اللَّهِ ﷺ: مَا يَعْدِلُ الْجِهَادَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ؟ قَالَ: لَا تَسْتَطِيعُونَهُ … ثُمَّ قَالَ: مَثَلُ الْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ كَمَثَلِ الصَّائِمِ الْقَائِمِ الْقَانِتِ بِآيَاتِ اللَّهِ، لَا يَفْتُرُ مِنْ صِيَامٍ وَلَا صَلَاةٍ، حَتَّى يَرْجِعَ الْمُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor ki, Rasulullah ﷺ’e soruldu: “Allah yolunda cihada denk bir amel var mıdır?”

Peygamber ﷺ buyurdu ki: “Buna güç yetiremezsiniz.” Sonra şöyle buyurdu: “Allah yolunda cihad eden mücahidin misali, hiç ara vermeden oruç tutup namaz kılan, Allah’ın ayetleriyle huşu içinde ibadet eden kimse gibidir. Mücahid evine dönünceye kadar bu hâlde olur.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer 2, Hadis No: 2787; Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İmâre 109


عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: مَنْ خَرَجَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، لَا يُخْرِجُهُ إِلَّا إِيمَانٌ بِي وَتَصْدِيقٌ بِرُسُلِي، فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، وَهُوَ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ، إِمَّا أَنْ يُتَوَفَّاهُ فَيُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ، وَإِمَّا أَنْ يَرْجِعَهُ اللَّهُ بِمَا نَالَ مِنْ أَجْرٍ أَوْ غَنِيمَةٍ

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor ki Rasulullah ﷺ buyurdu: “Kim Allah’a iman ederek ve peygamberlerini tasdik ederek Allah yoluna çıkarsa, Allah onun kefilidir. Ya onu vefat ettirip cennete sokar; ya da ecir ve ganimetle geri döndürür.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad 2; Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İmâre 111


Hiçbir Amel Cihada Denk Olamaz

جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ ﷺ فَقَالَ: دُلَّنِي عَلَى عَمَلٍ يَعْدِلُ الْجِهَادَ قَالَ: لَا أَجِدُهُ

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Bir adam Resulullah ﷺ’e gelerek “Bana cihada denk bir amel göster” dedi. O da “Böyle bir amel bulamıyorum” diye cevap verdi.

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, Hadis No: 2785

Hadiste devamla şöyle buyurulur ki, bu cihadın hiçbir ibadetle denk tutulamayacak bir fazilette olduğunu açıkça ortaya koymaktadır:

هَلْ تَسْتَطِيعُ إِذَا خَرَجَ الْمُجَاهِدُ أَنْ تَدْخُلَ مَسْجِدَكَ فَتَقُومَ وَلَا تَفْتُرَ وَتَصُومَ وَلَا تُفْطِرَ؟

“Mücahid cihada çıktığında sen mescidine girip hiç ara vermeden namaz kılabilir misin, hiç iftar etmeden oruç tutabilir misin?”

Ebu Hureyre (r.a.) dedi ki: “Mücahid (Allah yolunda cihada çıkan kimse), uzun bir ipe bağlı olarak otlamak için dolaşan atının ayak seslerinden bile sevap kazanır.”

Bu, çağımızda mücahidin kullandığı aracın motorundan çıkan her ses, her hareket için dahi kendisine sevap yazılacağı anlamına gelir.


Kısa Bir An Bile Dünyadan Değerlidir

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ: لَغَدْوَةٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوْ رَوْحَةٌ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا

Enes bin Malik (r.a.) anlatıyor ki Rasulullah ﷺ buyurdu: “Allah yolunda sabahleyin veya akşamleyin bir anlık cihad, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad 6, Hadis No: 2792; Sahih-i Müslim, Kitabu’l-İmâre 112


لَرَوْحَةٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوْ غَدْوَةٌ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا

Sehl bin Sa’d (r.a.) anlatıyor ki Rasulullah ﷺ buyurdu: “Allah yolunda öğleden önce veya sonra bir defa çalışmak, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, Hadis No: 2794


مَوْضِعُ سَوْطٍ فِي الْجَنَّةِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor ki Rasulullah ﷺ buyurdu: “Cennette bir kamçılık yer, dünyanın ve içindekilerin hepsinden daha hayırlıdır.”

Kaynak: Sahih-i Buhari, Kitabu’l-Cihad 4; Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Cihad 100


V. Selef-i Salihin’den Hikmetli Sözler

İbn Kayyim el-Cevziyye (r.h.) şöyle der: “Musibet, müminin sabunudur; onu günahlardan temizler ve amelini parlatır.”


Sonuç

İşte şeytan bizden bunu almaya çalışıyor.

Fakat bilinmelidir ki, cihad müminin dünyadan daha değerli olan en büyük ibadetidir ve Allah yolunda atılan her adım, her nefes, onun için yazılmakta ve korunmaktadır.

Mücahidin cihad sonrası hastalığa yakalanması, onun sevabının eksiksiz yazılması için Allah’ın bir lütfudur. Bu musibetler küçük kusurları temizler ve ecri tam kılar. Zira cihad, en büyük ibadetlerden biri olup, her anı sevap ve mağfiret vesilesidir.

إِنَّ اللَّهَ اشْتَرَىٰ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُم بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ

“Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, cennet karşılığında satın almıştır.”

Kaynak: Tevbe Suresi, 111. ayet

Mümin bu hakikati bilmeli ve hiçbir musibetten dolayı kalbine şüphe düşürmemelidir. Zira Allah’ın yolunda atılan her adım, çekilen her zorluk, mutlak bir hayır ve fazilettir.


وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِالصَّوَابِ

En doğrusunu Allah bilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.